cemalmaturdaBilgisiz ifadeler

İntikam almak ile intikam kültürü ile yaşamayı birbirinden ayırmak istiyorum intikam almak bir nevi misilleme olarak ta devletlerarası diplomasi literatüründe olan bir kavramdır.Bir ülke düşünün ki gün geçmiyor ki şiddet olmasın öyle veya böyle küçük büyük sağımız solumuz şiddet.Kendisini bilgi ile ifade edemeyen küçük beyinler silah sokak yumruğu ve topyekun şiddet materyalleriyle kendini ifade etmeye çalışır.Hele de toplumda saygınlığı ve bilgisi ile yer alamayan dankalak tipler var ya.Onlar işte toplumun yüz karaları toplumu kirleten toplumu ve her ortamı pisliğe boğan tipler ki bunlar mutlaka rehabilite edilmesi acildir.Her insanın her toplumun ve her devletin misilleme anlamında intikam düşüncesi vardır ama bu kültürle yaşayan bireyler olmamalı.kendini ifade etmenin en önemli yolu bilgi ve buna bağlı olarak başarıdır.Toplumda Saygınlığın olabilmesi için önce bilgiye sahip olman gerek bilgi ise okuma ile elde edilen yaşamın temel yapı taşıdır.Yüksek ses ve gürültü ile sohbet eden insanların bilgisiz ve beceriksiz olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır.Gelişmiş toplumlarda baskın gelme ne silahla ne de yüksek sesle konuşmakla olur bilgi ile olur ve gelişmiş toplumlar böyle gereksiz üstünlüklere baş vurmazlar.

Cemal Sancak

Sürmene

22.09.2015

cemalsancakke23lr6_5ymhxt71Oyuna gelmeyelim

Bir önceki yazimda uluslar arasi kriz ve bu kriz sonrasında kimlerin ayakta kalıp kalamayacağı hakkında görüşlerimi yazmıştım.Ama krizin kendinin hissettirmeye başlamasıyla birlikte meydana gelen ürkütücü gelişmeleri kaleme almadan edemedim.Uluslar arası kriz senaryolarından yeni çatışma ortamları yaratmak için uluslar arası senaristiler daha önce yaşadığımız tanıdık bir filmi gösterime koyuyor.Bilindiği üzere kiriz ve kaos ortamından yaralanan cıkar çevrelerini şimdi de iş başında görüyoruz.Misyonunu tamamlayan emperyalizm yeni çatışma ortamları yartma için yeni çepheler oluşturmak için bizim ülkemizde de etkisini göstermeye başladı.Ama ne var ki misyonunu tamalayan emperyalizmin oyununa gelen insanlarımız hala var olması düşündürücüdür.Biz ne zaman akıllanacağız? Dünya emperyalizmin çöküşünün kabullenmese bile bu bir gerçektir ve dahada dibe vuracaktır.Uluslar arası sermaye artık kendi vampirlerini bile besleyemez hale geldi bu durumda yeni sermaye planları ve buna bağlı olarak ayakta durabilmek için bazı ülkelerde çatışma ordamları yaratarak pazarlıklar yapmak peşinde olduğunu görmek gelişmeleri geçmişle kıyaslamak yeterlidir..Bu gün itibarıyla ülkemizde gördüğüm çatışmalar bana 12 eylül öncesinin hatta 68 kuşağının düştüğü oyunu hatırlatmakta.Üniversitelerde ve Üniversitelilerle yaşanan kısır çatışmalarını büyümesi için perde arkasında olan dış mıhraklar ve onların işbirlikcileri bu kısır çatışmayı dahada ileriye taşımak için ellerinden geleni yapacaklardır.Bizler her hangi görüş ve ideolojiye sahip olursak olalım bağımsız bir ülkeye sahip olmadan hiç birimiz hiç bir düşüncemizi gercekleştiremeyiz.Onun için bu planların tutmasına engel olmak için herkese bu durumun Ülkemizde dumanlý hava oluþturma gayretleri olduðunu anlatmalıyız.Sen sağ olmuşsun ben sol bunu ne önemi var eğer bağımsız bir Devletin yoksa nerede devrim yapacaksın,Hangi çoğrafyada büyük Türk birliği kuracaksın,Nerede ılımlı islamı yaşayacaksın.Evet hiç birin yapamazsın.Bu ülke insanı kendi topraklarını savaşarak almıştır.Eğer savaşarak aldığımız bu kendi topraklarmız için iyi niyet besliyorsak yaptığımız bu kısır çatışmalardan vaz geçmeliyiz.Bir düşman varsa o da ülkemizin bağımsızlığına göz dikenler ve onların işbirlikcileridir.

Emperyalizm kapitalistleri vuruyor (1)


Dünyada ve Avrupa’da doksanlı yılların ortalarında başlayan ekonomik sallantılar büyük holdingleri bazı arayışların içine sürükledi.Bunları en başında gelen ucuz iş gücü arayışı idi.Mercedes ve bunu gibi büyük sektörler üretim sahalarının üçüncü dünya ülkelerine taşıyarak oradaki ucuz iş gücünden yaralandılar.Kısa vadede kar marjının yükseltmeyi başaranlar bu güne kadar gelmeyi başardı.Ama geldiğimiz noktada oluşturulan kriz adı altındaki yok etme politikası ve dünyayı tek kalemle idare etmeye çalışan emperyalist yayılımcılık kendi silahı ile kapitalist görünümü yok etmeye başladı.Küçük ve orta ölçekli iş dünyasını tamamen ortadan kaldırıp büyük tekelleri de kendi sermayesi ile idare etmek için adımlar atılıyor.Böylelikle yaratılan kriz kimlerin işine yarayacağı da şekillenmeye başladı.Bu şekillenme yani yayılımcılık politikasının daha da aktif ve yaygın hale getirmek ABD Başbakanlığı ile de yakından ilintilidir.Barack Obama siyah , zenci ve Kenyalı.Neydi Obama’yı ABD ye Başbakan yapan ? yıllardır zencileri aşağılayan ABD ve Avrupa neden zenci bir Başbakan seçti.Emperyalizm misyonun tamamlamak üzere ve yeni arayışlara giderek yol arıyor bu yolda kendi misyonun içinde yer alan ve beslendiği noktaları da hedef alarak ayakta durmaya çalışıyor.Dünyada meydana gelen enerji krizine paralele olarak yer altı zenginlikleri de önem kazanmakta.Siyahların yaşadığı bölgelere daha kolay hükmedebilmek için ABD ye zenci bir başbakan gerekli olduğunu düşünenler yaptıkları lobi faaliyetlerinde başarılı oldular ve Obama gibi bir Başbakanı ABD nin başına istemeyerekte olsa getirdiler.Bu noktadan başlayan yok etme politikası dünya üzerinde faaliyet gösteren bütün ticari faaliyetleri kontrol altına alınacak ve bunun zemini de hazırlanmıştır.

*Kimler Kalacak

Oluşturulan ekonomik krizin toplumsal yönünde de değişiklikler meydana gelecek kapitalist gibi yaşayıp Emperyalist gibi düşünmeyen hiç kimsenin kalmaması için oluşturulan bu program bir çok iş dünyasını ufakta olsa başlayan bireysel, aile, toplum ve halklar sömürüsünü zorunlu hale gelecek sömüremeyen yok olacak yada teslim olacak.Doksanlı yıllarda başlayan ucuz iş gücüne kontrolsüz üretim terörü ile karşılık veren Çin kalabalık nüfusunu kullanarak aştı ama Çin kadar kalabalık olmayan ülkeler ne yapacak…..

Cemal Sancak

cemal TakaHasret kayboluyor

Ülkemiz keskin bir süreçten geçmekte.Bu süreç bizleri nerelere getirir bileme ama sanal yakınlıklar bu toplumu çökerteceğinden eminim.Hemen panik yapmayın öyle Internet bizi çökertecek dedimse pornografik görüntüler falan aklınıza gelmesin.Onlar sadece zayıf kişileri çökertebilir belki.Internet kullanıcılarına yasaklar getirilerek “bu siteye erişim yasaklanmıştır” tabi ki toplumun ahlakına negatif ajitasyon yapan bu tür siteler yasaklanmalı.Ama bu söz konusu sitelerden daha tehlikelisi sanal ortamın sosyal yaşamı büyük ölçüde sekteye uğratmasıdır.Internet bilgi amaçlı kullanıldığında çok yaralı bir teknoloji olduğu tartışılmaz ;ama bilginin yanında toplumumuzdan aldıkları daha da önemlidir.Şimdi önemli değilse bile 20 yıl sonra bu söylediklerim önem kazanacaktır.Biz Internet aracılığıyla bilgiye hızlı ulaşırken o bizden neleri alıyor.Neleri almıyor ki hayatımızı kontrol altına alıyor bizleri yönlendiriyor, zamanımızı alıyor ve bunlarda daha önemlisi kucaklaşmamızı alıyor,Hasretimizi alıyor  ve hasrete hasret kalacağız bilesiniz.Bizim kültürümüzde hasret ve hasret gidermenin ayrı bir yeri vardır.Sosyal bağları ve aile bağlarını güçlü kılan olgulardan biridir.Ama geldiğimiz noktada böyle bir terimde kalmayacak.Uzaklarda olan insanların hasret denilen duyguyu bir daha yaşayamayacak.Hasret kelimesi ve içeriği tamamen ortadan kalkmak üzere.Toplumların güçlülüğü aile bağlarının sağlamlığından oluşmakta.Aile bağları güçlü ülkeler toplumsal olarak ta güçlüdürler en azından manen güçlüdürler.Internet öylesine güçlü bir teknoloji ki tüm insanlığı kontrol altına almış durumda.Bütün kullanıcılar yaşantısını Internet ve sanal ortama göre ayarlamak zorunda kalıyor.Bütün kullanıcılar günde en az bir saat  Internet kullanmak zorunda.İstemese bile zorunlu yönlendirmeler var.Örneğin bir sağlık karnesi çıkarmak istediğinizde “Hizmet dökümü” nü Internet’ten alman gerek bunun gibi yüzlercesini sayabiliriz. Bu işin iyi tarafı asıl vurgulamak istediğim.Birebirlerinden ayrı yaşayan insanlar bir araya gelme ihtiyacı bile hissetmemesinin nedeni de Internet aracılığı ile yapılan MSN sohbetleridir.Internet aracılığı ile yapılan görüntülü sohbetlerden sonra gurbetteki bir yakının karşılamak rutin bir iş haline geldi.Her gün gördüğü insanı karşılamak  ve onu beklemesi için her hangi bir neden yok.Bu durumda hasret ve hasret kucaklaşması denilen yüksek bir değerde kaybolmakta.

CEMAL SANCAK

11.11.2008

SAMSUNG CAMERA PICTURES

Köprübaşı ve Yıldızlar

Ülkemizde nüfus ve coğrafik yapı baz alındığında İlçemiz kadar bu ülkeye insan gücü yetiştiren bir yerleşim yerine rastlamak olanaksızdır ve bunu yazarken inanın abartmıyorum bu bir gerçektir.Ülkemizin çeşitli il ve ilçelerine görev yapan memur üst düzey yönetici ,siyaset ve devlet adamı bizlerin her zaman övünç kaynağı olmuştur ve onlarla her zaman gurur duyuyoruz.Burada yıldız diye tanımlamak isteğim saygın Köprübaşılıları yazman sayfalar alacağından sadece bir kaçından söz edeceğim.Burada bahsedeceğim kişileri Köprübaşına mal olmuş sıra dışı kişiliklerdir.Öğrencilerinin en kıdemlileri arasında yer aldığım yakın zamanda kaybettiğimiz Ahmet Hilmi Hocam ve 19977-1978 yılı Trabzon İmam Hatip lisesinden velim ve o dönemde benim gibi bir çok Köprübaşılının velisi.Sıra dışı bir bilim adamı öylesine sıra dışı ki konuşurken bile insanları zedelememe özenini gösteren bir Köprübaşılı kendisini saygıyla anıyorum.Ülkemize etkili ve yetkili insan yetiştiren adeta bir insan fabrikası olarak da nitelendirebileceğimiz küçük ama etki alanları büyük olan İlçemizin insanlarını bulundukları makam ve mevkilerde olmaları Köprübaşında yaşayan insanların motivasyon kaynağı olmuştur.Onlar Köprübaşına sıkça gelmeseler bile geldiklerinde Köprübaşının hareketli olşu bir başka renktir.Köprübaşı siyaset olarak zor bir ilçedir hatta secim zamanları burada yaşanan tatlı entrikalar ülkemizin başka bir yerinde örneğine az rastlandığını düşünmekteyim.Köprübaşı ve siyaset denildiği zaman akla gelen ilk isimlerden birisi Köprübaşında bir dönem Belediye Başkanlığı yapan sayın Mustafa Sancak.O geldiği zaman Köprübaşı ilçesi düşünmeğe başlar kimileri kara kara düşünür kimileri ise O’nun düşündüklerini çünkü onun ağzından çıkacak bir kelime bile önemlidir.Hatta bir zaman Mustafa Sancak gelecek diye gece yarılarına kadar insanların beklediğine bile şahit oldum ve sayın Mustafa Sancak’ı aradım „Abi nerdesin köprübaşı seni bekliyor“ saat 23:00 civarıydı her yer acık lokantalar, bakkallar, kahveler ,çay ocakları ve erkenden eve giden insanlar onu bekliyordu.Bu Köprübaşı İlçesi için verdiğim yalnızca bir örnek ve bir kişi ama köprübaşı ilçesinde yaşayanlar ülkemizin dört bir yanına dağılmış Köprübaşını bir Köprübaşılı gibi temsil eden her insanını böyle beklediğinden eminim.Köprübaşı bir insan müzesidir insanımızla ne kadar gurur duysak azdır.Ülke genelinde yapılan „Biz bir aileyiz“ değerlendirmesinde Trabzon’da örnek Ailenin Köprübaşından olması da tesadüf olmadığı bu yazdıklarımla yakından ilintilidir. İlçemizin saygı simalarından sayın Aslan Aksoy’a böyle bir gurur verici bir ilki ilçemize kazandırdığı için kendisine şahsım ve Köprübaşı adına teşekkür ediyorum.

sancakajans_thumb